Her ailede "dik başlı, inat, deli" Diye tabir edilen bir birey vardır. Bizim ailede o kişi bendim. Yani bir türlü de anlam veremezdim. "Niye bana böyle söylüyorlar ki ? " Diye düşünürdüm. Ağabeyime ya da babama baktığımda hatta anneme e onlar bana göre daha sinirli yapıda insanlardı, ben okulda öğretmenlerim tarafından olsun, arkadaş çevrem tarafından filan hep "Sakin, neşeli" Diye tabir edilen bir insandım. Bak lisenin son günü gömleğe imza attırma geleneği vardı, benim gömlek halen durur. Oraya bile yazmışlar yani. ( Anlattığımı inanılır kılmak için verdiğim örnekler :))
İnsanın kendine dair keşfi bitmez ama kendini tanıma evresi diye bir evre de vardır; heh işte, o evreye kadar kendisini tanımlarken çevresinin dediklerinden de çok etkilenir. Ben de uzun süre kendimi öfkeli biri olarak gördüm. E öfke bizim gibi kültürlerde kadına yakıştırılan bir özellik değildir ya, erkekler vara yoğa sinirlense yeridir. Yakıştırılır bile hatta. Bir kadın olarak bana öfkeli olduğum söylendiğinde ben de haliyle kendime :" Ben sorunlu biri miyim ki yaa? " Diye sorardım önceleri. Hatta sonra psikolojik danışman oldum ve bu sefer üstüme büyük bir baskı daha eklendi: " Nasıl bir psikolojik danışmansın sen öyle? " Denmeye başlandı. Haliyle ben kendimi o açıdan da sorgulamaya başladım.
Sonra sonra taşlar yerine oturmaya başladı ve rahatladım. Peki neydi öğrendiklerim?
Öncelikle öfke normal, insani bir duygu. Duyguları olumlu olumsuz diye ayırmak ne kadar yanlışsa, öfkeyi de olumsuz duygular kategorisine koyup dışlamak o kadar yanlış. Her duygu gibi, öfkenin de bir işlevi var yaşamımızda. Bize bir şey anlatıyor. "Bak benim kişisel alanıma çok giriliyor şu an, kızıyorum. " Diyor bazen. Ya da bazen alttaki başka bir duygunun görünen yüzü olabiliyor. Beklentilerimiz karşılanmadığında ve hayal kırıklığı yaşadığımızda, sevdiğimiz kişi için endişelendiğimizde karşıya geçen duygu "öfke" Olabiliyor.
Fiziksel belirtileri de kişiden kişiye değişiklik gösterse de vücut ısısının artması, avuç içlerinin terlemesi, kasların gerilmesi vb. Gibi belirtiler oluyor ki ben çok öfkeliyken gözlerim dolar mesela ve sesim titrer konuşurken. Öfkeli yanımı kabul etmediğim zamanlarda daha sık yaşardım bunu ve nefret ederdim böyle görünmekten :)
Demem o ki, senin öfkeni bedeninde nasıl yaşadığını fark etmen çok değerli. Ya da öfkeni fark edip sana verdiği mesajı keşfetmen...
Çok öfkeliyken bu saydıklarımı yapmak pek mümkün değil. O yüzden o an için konuşmak ya da bir şey yapmak zorunda olmadığını bilerek çık o ortamdan. Git bi nefes al. Başka şeyler düşün. Bazen beni çok öfkelendiren bir mesele, bir süre sonra o kadar da önemli bir mesele olmaktan çıkıveriyor. Olayın sıcaklığı bi geçsin. Bir de sular durulunca bak manzaraya. Ne görüyorsun?
Öfkemi fark ettim ve bana verdiği mesajı da keşfettim, peki ya sonra? Sonrası öfkenin sana verdiği mesaja göre hareket etmek olacak. Sevdiğin kişi senin kişisel alanına fazla mı müdahale etti? Keşfin buysa, bunu sevdiğinin de algılayacağı ve kabul edeceği sınırlar içerisinde ona nasıl ifade ederdin? "Küstüm, oynamıyorum" demek, trip atıp karşı tarafın anlamasını beklemek de bir seçenek. Ama işlevsel seçenekler değil, yetişkince bir davranış da değil. Hem kendi duygunu karşı tarafın anlamasını beklemek bana biraz şey gibi geliyor, sanki kendini pasif bir konuma koymuşsun, karşı tarafa da gereğinden fazla yük yüklemişsin gibi geliyor. Herkes kendi duygusundan sorumlu ise, öfkeni de sahiplen ve sen anlat karşındakine. Ne bekliyorsun? Neyi istedin de olmadı? Peki bundan sonrası için neyin olması seni mutlu eder?
Zaten bu aşamalardan sonra karşındakinin tavrı da aradaki ilişkinin seyrini ve şeklini şekillendiriyor. Bak bakalım, nasıl gidiyor?
Beni soracak olursan, ben aslında durduk yerde sinirlenen, öfkeli bir tip olmadığımı zaten biliyordum. Ama öfkeli yanımın hayatımda bana verdiği işlevselliğe de şükran duymaya başladım. Kolay kolay öfkelenmeyen bir insanım. Çünkü kendimi karşımdaki kişiye ifade etme noktasında açık bir insan olduğumu düşünüyorum. Şeffafımdır yani, söylerim güzelce. Ama baktım ki alanıma fazlaca giriliyor ya da ortada adaletsiz bi durum var o zaman karşımdaki kişi kim olursa olsun sınır çizme noktasında öfkem beni cesur kılıyor diyebilirim.
İstiyorum ki, sen de bi bak bakalım öfke konusunda ne düşünüyorsun? Öfkeyi yaşama şeklin nasıl? Hayatındaki işlevselliği ne?
P. S. : Kız kardeşim bana bi video attı bu akşam ve : " Öfkelenince sen. " Yazmış :)) Bu yazı da oradan çıktı. Videoyu hemen şuraya iliştiriyorum:
Ahahahahah video aşırı iyi yalnız. :D
YanıtlaSilBen öfkeli değil de asabi bir insanım ya onu napcaz.
Siz asabiyetinizi çok güzel dönüştürmüşsünüz bence. Blog isminiz bile çok yaratıcı ve hoş mesela. :) Yazılarınıza bile yansıyor karakteriniz ve anlatmak istediklerinizi uzatmadan doğrudan anlatmanız bile sizi yansıtıyor .İşlevsel olduğu kısımları kullanın, kendinize zarar verdiğiniz kısımlar varsa o kısımları yeniden bi düşünün derim. :) Farkındalık sahibi olduğunuz o kadar açık ki, güveniyorum size :)
YanıtlaSilYaaa şu yorumun güzelliği... 🫠🫠🫠 Tam olarak bu eriyen emoji gibiyim şu an. ❣️❣️
SilÇok tatlısınız 🤗 Benden de kocaman sevgiler öpücükler size 😍💕❤😘
SilÖfke de tıpkı diğer duygularımız gibi kucak açmamız gereken duygulardan bence de. Bahsettiğiniz gibi öfkeliyken öfke anını yönetebilmek çok önemli.
YanıtlaSilEvet, duygularımızı fark edip kucakladığımızda bir şeyler değişmeye başlıyor içimizde ve öfkeyi yönetmek bazen çok zorlayıcı olabiliyor. :)
Sil