9 Ekim 2015 Cuma

İnsan Ne İle Yaşar?-Bir İşsizin Güncesi

Tam anlamıyla işsiz olmanın ne demek olduğunu şu günlerde yaşıyorum. Öğleyin kalkıyorum. Hiçbir şey yapmadan yatakta dönüyorum. “Saat kaç acaba?” diye soruyorum kendime. Çünkü sabah uyanınca kendime soracak başka bir sorum yok. Yetişmem gereken bir yer, bitirilmesi gerekli işlerim yok. (Bildiğin işim yok, anlatabiliyor muyum? ) Saatin kaç olduğunu öğrenmek için de kalkasım gelmiyor sonra. Biraz da bu şekilde debeleniyorum yatakta. Bu odaya çalışan bir saat gerek diyorum kendime hatırlatırcasına.(Odamda 1-2-3-4… yo yoo tam 5 tane saatim olduğunu ve hepsinin de başka zaman dilimlerinde takılı kaldığını biliyor muydunuz?) Bugün günlerden ne acaba diyorum sonra kendi kendime… Du bakalım, şu annemin izlediği saçma dizi ne zamandı? –Pazartesi. O zaman pazartesiyi ne kadar geçmiş olabiliriz?-Hımm, güzel soru. Sahi arada hiçbişi olmadı mı yaa? -Annemin saçma dizisi pazartesiydi, benim izlediğim ama izlediğimi kendime bile söylemediğim!(Hayır, ben sadece belgesel izlerim çünki?!)   şu saçma program da dün olduğuna göre…Heh buldum bugün Çarşamba. Hadi bana alkış! 

Sonra kahvaltı yapıyorum. Uzuuuncaaa bir kahvaltı oluyor o da.( Neden? –Bildiniz, yetişmem gerekli bir yer yok!Bir aferin de size o zaman.) Çoğu kişinin hayalini kurduğu o uzun kahvaltıya sahibim ve sızlanıyorum evet. Çünki bu uzun kahvaltılar hayalini kurunca güzel. Bir şeye her gün, istemediğin kadar sahip olunca onun da tadı kalmıyormuş meğerse. (Hayatta  başka konularda da bu felsefe var sanırım, ama o konulara girmicem.)

Kahvaltıdan sonra, telefonuma indirdiğim “Diyet Koçum” uygulamasına yediklerimi not ediyorum. Eğer yediklerim bu uygulamada yoksa, hemen safariden o yediğim şeyin kalorisini sorguluyorum ve onu da hesaba katıyorum. Yediklerimin hepsini yazdığımda çıkan kalori hesabı önerilene bi türlü uymuyor. (Bence kahvaltıda önerilen kalori miktarı çok az!En önemli öğündür oysa di mi?) Kendi kendime yürüyüş hesabı yapıyorum. Bu uygulamanın adım sayar özelliği de var. Adımına göre yakmış olduğun kaloriyi de gösteriyor. Kahvaltıdan sonra yürüyüşe başlıyorum bu sefer de. Hiç müzik eşliğinde yürürken, tam da o anın bir film sahnesi olduğunu hayal ettiğiniz oldu mu? Benim öyle oluyor ve bununla da kalmıyorum. Bir filmde oynuyorsam eğer bu film ne tür bir film olurdu diyorum? Triplere giriyorum sonra. “Wild” filmindeki kadın geliyor aklıma. O kadın da hayatının zorlu bir döneminde alıp başını dağlara kaçıyordu, yürüyor da yürüyordu. Yürümenin, hayata dair bazı soruların anlamını bulmayla bir ilgisi olduğunu düşünürüm hep. Bu düşünceyle kendimi müziğe bırakıyorum. Yürüyor da yürüyorum.  ) 




Eve geldikten sonra anneme mutfakta yardım ediyorum ve hepimizin bir arada olduğu akşam yemeğimizden sonra herkes bir yerlere dağılıyor. Bazen mekânsal olarak dağılıyoruz bazen de düşünsel manada. Biz sustukça televizyonun sesi artıyor. Mutsuz değiliz aslında, iletişimimiz de yok değil. Ama insanların sustuğu ,teknolojik aletlerin daha çok konuştuğu bir zamane dünyası bu. Biz de onun karşısında saygıyla eğiliyoruz çoğu kez galiba. 

Yemekten sonra bu sefer tatlı şovlarım başlıyor. Tarifleri kendi kendime uyarlayarak, çoğu kez değiştirerek değişik tatlar ortaya çıkarıyorum. Üretken olduğum tek yer şimdilik mutfak olunca oraya ayrı bir özen gösteriyorum. Sonrasında bizimkilerin övgüsünü duymak da beni mutlu ediyor tabii. Bu yapılan yemekler de yiyenler varsa güzel işte.(Ninem gibi mi konuştum şu an?) 


Vee işte bir günün sonu…Evet, işsizim!(Belki işsizliğin lüks tarafındayım) Bu zamana dek hep bir sonraki aşamalara önlerde geçen biri olarak; durup dinlenmek ve öylece beklemek-hiçbir şey yapmamak- garip geliyor haliyle. Bu sürecin daha 3-4 ay süreceğini ve sonrasında biteceğini biliyorum.(En azından öyle umut ediyorum.) Ancak bu süreci nasıl değerlendireceğim ve de  bitireceğim konusunda en ufak bir fikrim yok. Hayatın anlamını soracak olursanız da, karmaşık diyebilirim şimdilik. Karmaşık ve de bilinmez. Sanırım olayı ilginç kılan da bu “Bilinmez” oluşuyla alakalı. Sonrasında neyin geleceğini kestiremiyorsun. Yaşadığın anın bir hediye mi yoksa bir sınanma anı mı olduğunu bilemiyorsun. Bilinmezliğin ortasında duran bir kızın söyleyebilecekleri işte bu kadar. Bilinmezliğin ortasında umut şarkısı söyleyenlere selam olsun :)