26 Aralık 2020 Cumartesi

Yeni Yıla Girerken



Aralık ayının ortalarından sonra geçtiğimiz yılı uğurlama, gelecek yeni yılı karşılama hisleriyle doluyorum. Yazmak bu hislerimi paylaşmamın güzel bir yolu oluyor. Defterime değil de buraya yazmak istediğimi fark ettim bugün. Sanırım burada birinci tekil ağızdan yazılar yazmayı da çok seviyorum.

Evet, dünya açısından belirsizliğin yoğun olduğu günler yaşadık. Kayıplar, hastalık korkusu, sevdiklerimizle her zamanki doğallıkta görüşememeler... Bu konulardan o kadar çok bahsedildi ve üzerinde duruldu ki, Covid-19 etkileri üzerine bir şeyler ekleyesim yok. Hepimiz benzer şeyler yaşadık ve yaşıyoruz. Ben kendi iç dünyamdaki değişimler ve  dönüşümlerden bahsetmek istiyorum biraz. 



Evime olan bağlılığımın arttığını hissediyorum. Her zaman evde vakit geçirmeyi seven bir yanım oldu, ancak bu süreçte evimdeki her bir köşenin tadını sonuna kadar çıkarttığımı görüyorum. Evden çalışabiliyor olmak da iyi geldi. Zoom'dan yapılan görüşme ve toplantılar her ne kadar yüz yüze iletişim gibi değilse de, güzel yönleri de oldu. Bir şey itiraf edeyim mi? Meğer beni kendi iş alanım dışında yoran ne çok ilişki dinamiği varmış! O seslerden, dedikodu ve yanlış anlamalardan bir süre uzak kalmak, işimi yaptıktan sonra ya da iş aralarında bir kahve yapmak, sevdiceğimle sohbet etmek, sevdiğim bir müzik açmak harika hissettirdi. 

Sıkılmadım mı? Elbet sıkıldım. Bazen ruhumun enerjisi bedenime çok geldi. En uzaktaki markete gittim evin ihtiyaçları için, yürüyüşler yaptım. Bolca podcast yayını dinledim. Okumak istediğim kitapları okudum. Keyifli filmler/diziler izledim. 

Büyük kararlar aldım, hüsranla sonuçlanan girişimlerim neticesinde üzüldüğüm günlerim oldu. O süreçte duvarların üzerime üzerime geldiğini de hissettim. Biraz uzaklara gittim, sevdiğimle sevdiklerimi ziyaret ettim... Bazen evden, her şeyden uzaklaşmanın da iyi gelen yanları olabileceğini deneyimledim. Döndüğümde hüznüm daha anlamlı ve daha başa çıkılabilir düzeydeydi. 

Kendime şefkatle yaklaşabildiğimi gördüğüm bir yıl oldu. Sevdiklerimin kızdığım yönlerini kabul edince mi kendimi kabullendim, yoksa kendimi daha çok sevmeyi öğrenince mi çevremdeki insanlara olan anlayışım arttı bilmiyorum. Ama bu yeni öğrenmeler beni daha iyi bir noktaya taşıdı diyebilirim.

Eskiden duygularımı iyi olanlar ve kötü olanlar diye ayırdığımı fark ettim. Bu benim için önemli bir keşifti. Hüznü ve öfkeyi kötü olanlar diye ayırıp bundan kaçtıkça daha iyi olmadığımı gördüm. Tam tersine ortada üzücü bir olay varsa bu hüznü yaşamak; öfkeleniyorsam " Ne var bunda öfkelenecek canım?" diye kendimi yargılamadan evvel beni nelerin öfkelendirdiğini anlamaya çalışmak kendimle yeniden tanışmaya benziyordu. Hoş, bu bahsettiğim konudaki çalışmalarım yaşam boyu süreceğe benziyor, çünkü insanın hüznünü ve acısını yaşamaya izin vermesi bile çok zorlayıcı bir süreç olabiliyor. 

Bu keşifler hiç bitmeyecek ve bitmesin de! İçimde kocaman bir dünya var ve ben bu dünyanın bir gezgini olduğum için çok mutluyum. Her yeni adımda başka bir şey buluyorum. Eştikçe derinlerden nahoş anılar da çıkıyor, güzel anılar da.  Hepsi ruhumun haritasını oluşturuyor, biliyorum. 

İşte yılın bu vakitleri " Yaşamımda neleri temizledim, neleri dönüştürdüm ve neler ekledim?" kısımlarını düşünmek için çok güzel bir fırsat diye düşünüyorum. Yeni yılda nelerin olmasını istediğimi detaylı bir şekilde hiç düşünmedim. Zira 2021'de de sürprizler olabilir.


 Yine de neler olsun isterdim derseeem....: Kendi iç dünyama  karşı duyduğum bu merak hep olsun istiyorum. Sevmeler/sevilmeler bol olsun, mutluluklar olsun... Üzüntülerin olduğu yerde bolca şefkat olsun, bir parça çikolata da olabilir. Ağladıktan sonra bir parça çikolataya "hayır" demem :) Filmler, kitaplar ve şarkılar bebişlerim olur zaten. Sevdiğim insanları söylememe gerek bile yok ama evet sevdiklerim demişken sağlık elbet olsun. Amin. :)