Nasıl bir giriş yapayım diye düşünürken balkon konuşması yapan
bir Merve hayal ettim 🤣🤣🤣 Tamam çok komik değildi, ama güldüm. Bu arada
fark ettim de ne zamandır şöyle kendimden geçerek kahkahalar atmıyorum. En
son lisede Tolga Çevik programı izlerken yaşardım öyle kahkahadan ağlama
anlarını. Yaş aldıkça sadece cildimizin nemi kaybolmuyor, duygularımızın
coşkunluğuna da zeval geliyor galiba dostlar, ne dersiniz?
Cildimizin nemi demişken.... Gelelim benim güzellik
salonu macerama. Efendim güzel bir cumartesi sabahı gazetenin astroloji
köşesine bakasım geldi ve o gün saç bakım ve kuaför konusunda şanslı
olduğuma inandım. Ve normalde gittiğim evime uzak konumdaki kuaföre değil
de çok yakınımdaki bir güzellik salonuna gitmeye cesaret ettim. Perçem
kesimiyle ilgili hassasiyetimi şuradan okuyabilirsiniz efem: Saç Deyip Geçmemek Lazım
Neyse ben yine kendimi tüm bu
hassasiyetime rağmen gaza getirmiş bulundum. :" Saç bu neticede,
kökü sende. En kötü ne olabilir? Sen hiçbir şey bilmezken perçem kestin?
Ne oldu? Dünyanın sonu değil. " Diyerekten kuaförün yolunu tuttum.
Şimdi bu güzellik salonuyla ilgili
izlenimlerimi size şöyle aktarmak isterim: Bir kere büyük bir yer değil.
Personelin birbiriyle iyi anlaştığı bir durumda sıcacık bir ortam
hissiyatı verebilecek büyüklükte. Ama ortamda garip bir hava var. Bir kere
tüm kızların kostümü aynı. Bunda sorun yok. Ama herkesin eteğinin belinde
bir telsiz var. Kulaklıklar kulakta. Herkes çok havalı iş yapıyor. (Sahibi
aşırı estetikli, kahkahasıyla ortamı belirli aralıklarla çınlatan,
kendisini çok önemli bir iş kadını gördüğü apaçık bir kadın. ( Sonradan
instagramda baktım ve kadının kendisine kimi örnek aldığını buldum
arkadaşlar!!!! Başarı tesadüf değildir adındaki videosunu izleyince kendi
hayatımı inceden bir sorguladım bile 😅😆)
Neyse saçımı kesen beyden ben razıyım. Adam
özendi bezendi ve gerçekten güzel bir kesim ortaya çıkardı. Ben böyle "
Ohh sonunda evime yakın bir kuaför buldum" Diye sevindirik şekilde kasanın
yolunu tutarken, yani iki adım attıktan sonra, işin rengi değişti. Bana
dediler ki " Kasım kampanyalarımızdan haberiniz var mı? " Ben de broşürü
bir incelemek istedim. " Şöyle oturalım isterseniz. "dedi Burcu Hanım. Ben
iki tane işlemi mantıklı buldum ve bilmediğim şeyler de öğrendim. Mesela kirpik lifting ne demek? Ne işe yarar? Tabi o tür işlere girmek istemedim. Yine
de Burcu Hanım bana hepsini teker teker anlattı ve neredeyse bunların
hepsine ihtiyacım olduğu yönünde bir etki yarattı bende. Burada garip olan
şuydu ki, Burcu hanıma bir soru soruyorum diyelim ki, Burcu hanım cevap
vermeden önce Esra Hanım'a (patroniçe)bir sorayım diyor Esra Hanım da
hemen camın arkasında oturuyor bu arada, iki sefer kadın gidip gelmek
durumunda kalınca artık üçüncü sorumu kendime sakladım ve dedim ki " Tamam
şu iki işlemi yaptırmak isterim. " Sonra beni kasaya yönlendirdiler ve
önce İbana atar mısınız dediler. " Atamam" Dedim. Sonra bana " O zaman
sizi şöyle alalım. " dediler. Orada çalışan bir kadın önüme düştü ben
zannediyorum post cihazı dışarıda oraya gidiyoruz. Kadın dedi ki "Sizi
arabayla hemen şuradaki ATM'ye götüreceğim. Oradan çekersiniz. Nakit almış
oluruz. " Arabanın önünde şuurum durdu arkadaşlar. Açıkçası ben şuurumu
hangi noktada kaybettim, onu da bilmiyorum. " E ama gerek yoktu buna. "
Filan diye söyleyecek oldum ama kızın çok tatlı bir şekilde hemen şurası
demesine " E iyi tamam madem" Dedim. Neyse ATM' ye gittik. Parayı
çekeceğim sırada, kuaföre gitmeden hemen önce para çektiğim ATM bana
kartın sorunlu olduğu uyarısını verdi. Artık burada şuurum yerine geldi
bence ve " Napıyorum ben ya?" Dedim. " Yani bu bir işaret filan olmalı
artık" Diye düşündüm. Kadına döndüm ve :" Kart sorunlu uyarısı veriyor.
Ben saç kesim paramı size elden vereyim. Artık diğer işlem için de düşünür
sonra değerlendiririm. " Dedim. Kadın "Bir dakika lütfen" Diyerek
patroniçeyi aradı ve " Yalnız kampanya sınırlı sayıdaymış. Yani daha sonra
bu fırsatı bulamayabilirsiniz. " Dedi. " Sorun yok" Dedim. Bu sefer " O
zaman tekrar dönelim post cihazından çekelim" Dediler. " Yani gerçekten
ben ne yaşadığımı anlamadığım bir noktadayım. Madem çalışan bir post
cihazı vardı beni ne demeye bu kadar yoruyorsunuz? Lütfen siz kesim
paranızı alın artık ve bu konu kapansın. " Dedim. Kadına parayı uzattım.
Hala diyor ki " 50 tl para üstünü size şimdi veremiyorum. İsterseniz
gidelim orada vereyim. Hem siz de yapılacak işlemlerin ücretini
verebilirsiniz. " " Ayy yok artık ben gelmeyeyim. " Dedim ve oradan can
havliyle kaçtım arkadaşlar. Eve dönüş yolunda kendimi sorguladım, şuurumun
nerede olduğunu, kafa karışıklığımı anlamlandırmaya çalıştım. Tam evime
yakın bir kuaför bulmuşken olan olaya ah vah ettim. 🤣
Bitti mi, bitmedi?
Güne böyle garip başladım ve bu garip hissiyatla
bitirmeyelim bu güneşli günü dedim, dışarı çıktık. Otoparkta arabanın
anahtarını vermemiz gerekiyordu, her zamanki gittiğimiz otopark olduğu
için şüphesiz teslim ettik anahtarı ve gidip gezdik güzel güzel. Dönüşte
arabanın yanına geldik ve ne oldu dersiniz? Arabanın anahtarı yok.
Bildiğin yok. Orada çalışan adam bizim anahtarı aldıktan sonra başka bir
aracı park etmek için ona binmiş ve bizim anahtarı da o araçta unutmuş. Bu
hafta bu ikinci vakaymış.( Bence adam alkollüydü) Biz tabi bu hikayeyi
orada çalışan diğer adam bizi eve bırakırken öğrendik. Yani adamın
özürlerini Yaprak Dökümü'ndeki Ali Rıza Bey'in suskun ciddiyetiyle
dinledim ve cevap vermedim. ( Bu karakteri de hiç sevmem ama bu tarz
durumlarda aklıma O geliyor. Nedeğnnn?! :))
Sözün özü arkadaşlar,
Bazen böyle garip günler yaşanır. Hiç inanmadığını söylediğin halde
astroloji haberine inanasın gelir bir sabah. Kibar olmakla net bir "Hayır" demek
arasındaki o ince çizgide şuurunu yitiriverirsin bazen. Ne yaşadığını
çözümlemeye çalışırken, bir güzellik merkezi patroniçesinin başarı
videosunu izlerken bulursun kendini ve sorgularsın özgüvenini. Bazı günler
evde kalmak içindir ama sen talihi tersine çevirmeye inat edersin. Çünkü
senin neyin eksiktir Esra Hanım'dan, öyle değil mi? Ve yine öğrenirsin ki,
bazen senin araba anahtarının kaderi bile başkasının ellerindedir. Ve sen
aynı günün akşamı, artık ikinci kez bilmediğin bir arabada otururken, Ali
Rıza Bey'i hiç olmadığı kadar anladığını fark edersin. Hayat bazen
böyledir.