3 Şubat 2025 Pazartesi

Bir Ispanak Yıkama Meselesi

 


           Çocuğum olduktan sonra kendimi gerçekten "anne olmuş" gibi hissettiğim anlardan bir tanesi de ıspanak yıkama anları... Kızımdan önce  yıkama zahmetine girmek istemediğim için almadığım bir sebzeydi ıspanak ve kızım olduktan sonra bu durum gerçek anlamda değişti. İki haftada bir kesinlikle ıspanak alınıyor evimize ve eşim gereğinden fazla aldığı için ıspanak yemekleri konusunda da geniş bir yelpazeye ulaştım :)) Ispanaklı kiş bile yaptım ben yav :)

    Bu hafta da  ıspanak haftamızdı ve ıspanak yıkama işini eşime yıkmayı düşünüp yine vazgeçtim. Çünkü bu konuda gereksiz bir titizliğim var maalesef ve tüm bezginliğimi de yanıma alıp başladım yıkamaya. Ispanak yıkamaya başlarken zihnim de adeta konuşmaya başladı ve şunları düşündüm:

* Eskiden mutfakta yemek hazırlarken bir şeyler izlemeyi ya da dinlemeyi ne kadar çok sevdiğimi, oysa şimdi bunları gerçekten istemediğimi fark ettim. Babaannemin "Kafam kaldırmıyor." dediği evreye erken ulaştım belki de:) 

* Sahi sömestr tatili de ne çabuk bitti. Halbuki ne güzel başlamıştı benim açımdan. İnternet detoksu yapmaya karar vermiştim ve başarıyla da uyguluyordum. Ta ki Bolu Kartalkaya yangınına dek... O yangında yiten canlara mı üzüleyim, ülkemizde bir insan canının bu kadar değersiz oluşuna mı kızayım? Bilemiyorum. Ama hepimizin içinde bir yangın yeri bıraktı bu olay ve suçlular gereken cezayı almadıkça da sönmeyecek. İnsan zihni böyle felaketlerden sonra çeşitli olasılıklar kuruyor. Yangın alarmı çalışsaydı insanlar kurtulabilirdi. Otel çalışanları yangını fark ettikleri anda insanları uyandırsaydı ( Konya'da bina çökmeden önce bir kişi kaç can kurtardı, gördük!)  insanlar kurtulabilirdi. Birileri gerçekten görevini yapsaydı bu yangın önlenebilirdi.... Sanki tüm ahlaksızlık bir araya gelmiş de, olan masum canlara olmuş gibi bir olay! Ve ülkemde istifa kelimesinden habersiz onca yetkili(!). 

    Bu noktada içim şişti gerçekten ve hala yıkanmayı bekleyen ıspanakları görünce yine eşime kızasım geldi. Yahu küçük bir aileyiz, neden her defasında bu kadar çok ıspanak alırsın be adam :) Ve sanki eşim benim içten içe  ne konuştuğumu  duymuş gibi gelip şey demesin mi: " Ya ıspanak çok olmuş değil mi? Valla o kadar almayacaktım ama pazardaki çocuk 'Abim çok güzel ıspanak dur bari az daha ekleyeyim de fiyatı yuvarlamış olalım.' deyince kıramadım." dedi. Gerçekten gülümsedim ve "Sorun değil." dedim. Bir zamanlar sorun olabilirdi.

* Özellikle de çocuk olduktan sonra eşlerin arasındaki o sihirli bağ biraz zayıflıyor gibi değil mi? Yani sevgi ve saygının olduğu evlilikler için söylüyorum bunu. Birlikte çok güzelken ve birbirine tüm ilgini verirken, küçük bir can katılıyor hayatına ve özellikle ilk yıllar hem anne hem de baba için çok zor oluyor. Ben ilk anne olduğum günlerde "Hayatım bitti." gibi düşünmüştüm. Lohusalık depresyonu yaşadığımı çok sonra fark ettim mesela. E haliyle kocamda da değişimler olmuştu. Hele de kolik ağlamaları olan ve çok az uyuyan bir bebekle bu duygular ve yeni rollere uyumlanma süreci çok daha zor. Hal böyleyken değil eşinle ilişkini görmek ve bu bağı beslemek için bir şeyler yapmak, sadece günü kurtarmaya bakıyor insan. Biz de uzun zamandır bunu yapıyorduk.  Bu sömestr tatilinde birbirimize zaman ayırdık ve çift olarak bir şeyler yapma şansı bulduk. Sanki iç dünyamda havada asılı kalan bazı parçalar vardı ve öyle güzel yerine oturdu ki :) Biliyorum eşim için de aynı şey oldu, çünkü bu duyguyu paylaştığımız çok açıktı. 

    Ispanak yıkama sırasında bunları düşündüm. Ve ıspanak yıkama işi bittiğinde hissettiğim rahatlık çok güzeldi. Üstümdeki o bezginlik de büyük oranda geçmişti ve gün sonunda yine pek çok şeyi halletmiş olmanın mutluluğu vardı üzerimde. 

    Biliyorum bazen senin de içinden hiçbir şey yapmak gelmiyor. Sen de gücünün yetmediği, değiştiremeyeceğin haberlerle ve durumlarla  hayattan bezmiş gibi hissediyorsun bazen. Yine de yapabiliyorsan küçük bir adım at, bebek adımı olsa da at o adımı. Taze bir nefes almak için odanın camını açmak bile yeter başlangıç için :) Belki güneşi görürsün. Şehir sesi davet eder seni, dışarı çıkarsın. Ya da bir kuş sürüsü görürsün, selam verirsin onlara. Ve hayatında gerçekten sevdiğin ve sevildiğini hissettiğin kişilerle bir bağlantı kur. Geriye sadece o anlar kalacak çünkü... Yaşa doyasıya! 

All You Need is Love