Bazen bir şarkı insanı nerelere götürüyor...
Lisedeyim... Her ergen gibi bir yanım deli dolu bir yanım hüzünlü.
Hiç hazır değilken çocukluğa veda etmişim, ama yetişkin de değilim. Deli gibi korkuyorum yetişkin olmaktan. Çevremdeki yetişkinlerin hayatı bana çok özenilesi görünmüyor. Sadece hayatımla ilgili en ufaktan en büyüğüne kendi kararlarımı verme fikri cazip geliyor, başka da bir güzelliği yok yetişkin olmanın!
Kafam çok karışık...Okulda öğretmenlerim hayatımın en önemli yıllarını yaşadığımı söylüyor. Öyle ya meslek seçimi, arkadaş seçimi, ilk kalp kırıklıkları bu yaşlarda yaşanıyor. Bu kadar önemli kararlar içinde ne kadar da küçüğüm, "Yahu benim etim ne budum ne? " diyemiyorum ama her dediklerini can kulağıyla dinliyorum. Yaşam tecrübemin azlığını önemsediğim kişilerin öğütleriyle kapatmaya çalışıyorum. Belki sorular bildiğim yerden çıkar umudu...
Bazen geç saate kadar uyuyamıyorum. Her şeye çok şaşırıyorum. Evlilik bu kadar önemliyse, insanlar bu kararı nasıl vermiş? Meslek seçimi bu kadar önemliyse ve benim karakterim henüz oturmamışsa, bana uygun mesleğe şimdi karar vermem çok saçma değil mi? Arkadaşlıklar.... O konuda şanslıyım bak! Onlar beni anlıyor. Bazen birlikte çok gülmekten ağlıyoruz ama kimse kimseye uzaylıymış gibi bakmıyor. Bazen bu duygusal geçişleri evde yaşıyorum ve annemle babamın korku dolu bakışlarını görüyorum. Bu sorularımı çevremdeki büyüklere sorduğumda " Ne bileyim yavrum kader işte. Yaşarken başımıza geldi, içinde bulduk kendimizi." diyor teyzem. Ne hissedeceğime karar veremiyorum.
Böyle günlerden geçerken bana iyi gelen bir rutin var. Sabah okula gitmeden önce kahvaltımı yaparken televizyon açıyorum ve o sıralar adını anımsayamadığım bir müzik kanalında her sabah aynı saatte "Sezen Aksu- Farkındayım" çıkıyor. O klibin her saniyesi hafızamda, beni huzurlu bir yere götürüyor. Müziği hoşuma gidiyor ve gün boyunca da ara ara mırıldanıyorum.
Seneler sonra yine okuldayım. Bu sefer yetişkinim ama kafam yine karışık. Bana yetişkin olmayı böyle anlatmadılar. Romantik komedi filmlerinin evlilikle mutlu sona ermesi gibi anlattılar bana yetişkinliği. Hayatımdaki önemli seçimleri yapınca rahata erecektim ben. Dinlediğim öğütler işime yaradıysa da haberim yok. Kafamın karışıklığını yatıştırma umuduyla müziğe sarılıyorum yine ve birden bu şarkı çalmaya başlıyor...:
"Ne yapsan olmuyor gözüm
Varsın anlatmasınlar, en güzeli aslında hayat yolunu yürürken hayatı kendi gözünle keşfetmek; başkalarının dilinden değil, kendi dilinden, üstelik bazen kıra döke, bazen o kırıkların üzerinde yürüyerek... Şimdi Sezen'in şarkısına yürüyeceğim, madem bu yazının içinde yer bulmuş, o halde dinleyelim değil mi:)
YanıtlaSilNe güzel ifade ettiniz, zaten ben de başka türlüsünü yapamıyorum galiba :)) Oh ne mutlu, dostlarla bir Sezen şarkısında buluştuk gibi oldu :))
SilSezen Aksu şarkıları.. Çoğu ne kadar da anlam dolu, şekillendirici. Aynı zamanda hem hüzünlü, hem coşkun :) Aynen Türkiye’deki hayat gibi.. Başka bazı ülkelerde ise hayat çok daha belirli, rutin, beklenilir. A’dan B’ye düz. Bilmiyorum hangisi daha iyi :) Sevgiler
YanıtlaSilHoşgeldin sevgili Ceren :) Bunu ben de bazen düşünüyorum, böyle değişken çizgide espri yapabilen bir milletiz, duygulanıp aynı şarkılarda da birbirimize sarılabiliyoruz her şeye rağmen... Dünyanın dört bir ucunda da olsak kalplerimiz aynı konularda coşup hüzünlenebiliyor ve bu ne kadar da kıymetli :) Sezen'in şarkılarının terapötik bir etkisi var, hayranım gerçekten de :)
Sil